Kimse Türk ordusunu karalamaya cüret edemez

Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kati Hesap Kanunu Teklifi’nin geneli ile Sayıştay raporları üstündeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını cevapladı.

2023 bütçesinin toplumsal bir yapıya haiz bulunduğunu, toplumun tüm kesimlerine net şekilde sahiplenen programlar, destek sunar ve ödenekler içerdiğini belirten Oktay, “Bu bütçede ziraatçi de vardır, işçi de vardır, memuru, emeklisi, girişimcisi, esnafı, sanatkarıyla bu milletin tüm emektarları vardır. Kadının güçlendirilmesi, gençlerin desteklenmesi, engelli yurttaşlarımızın toplumsal hayata iştirak etmesi, yaşlı ve bakıma muhtaç yurttaşlarımızın yanında olunmasına yönelik ayrı ayrı programlar, hesaba katılmış ayrı ayrı kalemler vardır.” diye konuştu.

Oktay, 2023 yılı bütçesinde toplumsal harcamalar için ayrılan kaynak miktarını 258,4 milyar liraya çıkardıklarını hatırlatarak, bu tutarın bütçenin yüzde 5,8’ine denk geldiği bilgisini verdi.

Besin güvenliği ve tarımsal kalkınmayı ulusal güvenlik meselesi olarak gördüklerini ve üstüne bilhassa eğildiklerini vurgulayan Oktay, 2023 bütçesinde tarıma ayrılan 142,9 milyar lira kaynağın 54 milyarın bir tek tarımsal destek programlarına ilişik bulunduğunu söylemiş oldu.

– “CUMHUR İTTİFAKI OLARAK BU BÜTÇELERİ SUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Bütçeyi kimin sunması gerektiğiyle ilgili sorulara Oktay, Anayasada kanun tekliflerinin milletvekillerince sunulacağının düzenlendiğini, bütçe ve kati hesap kanunlarını teklif etme yetkisinin ise Cumhurbaşkanına tanındığını kaydetti. Bütçe sunumunun Meclis İçtüzüğünün 62. maddesiyle belirlendiğini özetleyen Oktay, yürütme adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı yada bir bakanın sunuş yapabildiğini açıkladı.

Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili eleştirilere verdiği yanıtta, bölgesel ve küresel boyutta devam eden belirsizliklere dikkati çekerek “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin getirmiş olduğu yararları, istikrarı ve net, süratli, esnek karar alma fırsatlarının iyi mi Türkiye’ye bir yarar olarak döndüğünü zannediyorum ki hepiniz fazlaca net görürsünüz.” dedi.

2023 bütçesinin AK Parti iktidarının son bütçesi olmadığının görüleceğini dile getiren Oktay, “Yalnız bu devrin son bütçesi. İnşallah gelecek yıllarda da gene Cumhur İttifakı olarak bu bütçeleri sunmaya devam edeceğiz. Milletimiz 15 seçimde olduğu şeklinde gene sizlere de bizlere de aynı mesajı verecek; ‘durmak yok, yola devam’ diyecektir. Kısaca sizin hayal görmeden ilkin bir aday belirlemenizde yarar var diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Hanım kooperatiflerini en kuvvetli şekilde desteklediklerini ve 8 gün ilkin yüzlerce hanım çiftçinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldiğini anımsatan Oktay, toprağa iz bırakan hanımefendilerin yüzlerine yansıyan teveccüh ve vakarın, komisyonda yöneltilen haksız eleştirilere en güzel yanıt bulunduğunu belirtti.

Fuat Oktay, 2020 senesinde 3,7 milyar lira olan tarımsal sulama ödeneğini 2023 bütçesinde 26,1 milyar liraya çıkardıklarının altını çizerek, 2023 senesinde 5 milyar lira gübre desteği ödenmesinin planlandığını söylemiş oldu. 2022 üretim yılı gübre desteklerinin bundan önceki yıla bakılırsa hububat grubunda yüzde 130, öteki ürünlerde yüzde 163 oranında artırarak ödenmesini öngördüklerini aktaran Oktay, “Talep eden çiftçilerimizin buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale ve çeltik üretimlerine yönelik 2022 yılı mazot ve gübre tarımsal destek hakedişleri, 2023 yılı yerine 2022 yılı içinde mazot ve gübre alımı yapılabilecek şekilde ödenecektir.” bilgisini verdi.

Türkiye’nin, besin ve arz güvenliği, tarımın bereketi, enerjinin verimliliği, üreticinin teşvikleri, ulusal teknoloji hamlesi, yerli tasarımı, inovasyonu ve cari fazla hedefli gelişme politikası ile bütçesi temelinde yükseleceğini ifade eden Oktay, 100’üncü senenin bütçesinin, milletle iç içe, milletin ta kendisi olan yönetim anlayışının mali alana kapsayıcı şekilde yansıması bulunduğunu ve bütçe teklifinin hem oluşum süreci hem de muhtevası bakımından kapsayıcı ve hesap verebilir yapıda bulunduğunu altını çizdi.

– “TERÖRLE ARASINA MESAFE KOYMAYAN DA SONUCUNA KATLANIR”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Gazi Meclisin çatısı altında, Türk ordusuna kara çalma atan bir terör örgütü yanlısının savunuculuğuna soyunanların bulunduğunu belirterek, “Ne hikmetse bazı hatiplerin insan hakları gönüllüsü diye masum göstermeye emek vererek savunduklarının evinden, otomobilinden mermiler, fişekler, teşkilat dokümanları çıkıyor. Şirin göstermeye çalıştıklarınız, milletimizin bağrından çıkan şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerimizi akıldan, izandan uzak şekilde hedef alıyor.” diye konuştu.

Terör propagandası yapanların hukuk çerçevesinde cezasına katlanacağını, kimsenin Türk ordusunu ve şanlı mücadelesini karalamaya cüret edemeyeceğini vurgulayan Oktay, şunları söylemiş oldu:

“Gazeteci dediklerinizin de kim bulunduğunu, ne işe yaradığını gördük. Cebinde basın kartı var diye kimse kendini hukukun üstünde göremez. Terörle arasına mesafe koymayan da sonucuna katlanır. Biz defaten ’85 milyonun bütçesi’ dedikçe bazıları ‘dini azınlık’, ‘etnik azınlık’ diyerek ayrışmayı beslemeye çalışıyor. Devletimizde azınlıklara yönelik siyaset ve uygulamalar, Lozan Sulh Anlaşması’nın ilgili hükümlerine uygun şekilde belirlenmektedir. Tüm azınlık cemaati temsilcileri gerek ilgili kurumlarımızla ve bilhassa Sayın Cumhurbaşkanımızla bire bir yakın ilişki içindedir, talep ve taleplerini birinci elden ilettiklerine ben de bizzat şahidim. Müslüman Türk azınlığın Yunanistan’da karşılaşmış olduğu zulümlere ses çıkarmanızı arzu ederdim. Din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeden; Türk, Kürt, Çerkes, Abhaz, Zaza tüm kültürel zenginlikleriyle yurttaşlarımızın hizmetindeyiz. Ülkemizdeki Alevi-Bektaşi toplumunun beklentilerini tespite ve çözüm yolları bulmaya yönelik yaptığımız kapsamlı hazırlık buna dahildir. Cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu, yapım, onarım, bakım giderlerinin karşılanması ve bayındır planlarındaki yeriyle ilgili tüm sorunları çözüyoruz. Aynı şekilde cemevlerinde erkan hizmetlerini yürütmekten görevli Alevi-Bektaşi inanç önderlerinden talep edenlere de bu kurumsal yapı bünyesinde artık kadro veriliyor.”

– CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Oktay, Türkiye yüzyılına hazırlanırken toplumun tüm kesimlerinin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlendirecek adımlara hususi ehemmiyet verdiklerini dile getirerek, toplumun hiçbir grubunu dışarda bırakmadan eserleriyle konuşmaya devam edeceklerini kaydetti.

Cari işlemler açığının bu yıl enerji faturasında gözlenen astronomik fiyat tesiri ile göreli yüksek seyrettiğine, sadece enerji haricinde cari işlemler fazlası verildiğine işaret eden Oktay, gelecek yıl enerji faturasının gerilemesiyle, cari işlemler açığının yüzde 2,5 şeklinde sürdürülebilir bir düzeye gerilemesini beklediklerini söylemiş oldu. Fuat Oktay, cari işlemler açığının karşılığında, üretim ve ihracatta artışın ve yüksek gelişme ile istihdam oranlarının bulunduğunu belirtti.

Iktisat politikalarını tasarlarken AK Parti hükümetleri öncesi dönemlerde görülen durgunluk, yüksek işsizlik ve istikrarsızlık sorunlarıyla tekrar karşılaşmamak için yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı ve cari fazla hedefli büyümeyi önceleyen bir siyaset çerçevesi oluşturduklarını özetleyen Oktay, bu siyaset çerçevesinde önceliklerinin cari işlemlerde kalıcı iyileşmeyi elde eden dengeli ve sürdürülebilir bir büyümeyi elde etmek bulunduğunu dile getirdi.

Oktay, küresel düzeyde resesyonun konuşulmuş olduğu, yatırımların zayıfladığı bir dönemde Türkiye’nin dengeli büyümeyi başaran, bununla birlikte kuvvetli yatırım ve kuvvetli ihracatla beraber yüksek istihdam oluşturan ender ülkelerden bulunduğunun altını çizerek, şöyleki devam etti:

“Cari fazla vermeye ve katma kıymetli üretimi artırmaya odaklanan gelişme yaklaşımımızın orta ve uzun solukta enflasyonda kalıcı düşüşü sağlayacağını öngörüyoruz. Bu siyaset çerçevemizin son yıllarda enerji hariç cari işlemler açığını düşürmede etkili bulunduğunu gözlemliyoruz. Bununla beraber, 2022 senesinde cari işlemler açığındaki artışın ana sebebi, yükselen küresel enerji fiyatlarının enerji ithalatımızda mühim derecede artışa niçin olmasıdır. Enerji tutarları birçok ülkede olduğu şeklinde maalesef Türkiye ekonomisinde de makroekonomik unsurlar üstünde bazen baskı oluşturabilmektedir. Geçmişe baktığımızda enerji fiyatlarının cari açık, enflasyon ve Dolar-Türk lirası kuru şeklinde makro değişkenler üstünde negatif tesirleri görülmüştür. 2021 senesinde ham petrol fiyatı varil başına averaj 71 dolar seviyelerinde iken bu yıl averaj 102 dolarlara kadar ulaşmıştır. Metreküp başına naturel gaz fiyatı 2020 senesinde averaj 114 dolar iken 2021 senesinde 489 dolara, 2022 yılının ilk dokuz ayında ise averaj 1414 dolara ulaşmış, öteki bir ifadeyle kısa bir süre içinde 12 katına çıkmıştır. Netice itibarıyla enerji ithalatımız 2021 senesinde 51 milyar dolar iken, bu rakamın 2022 yılındaki fiyat artışlarıyla beraber 103,5 milyar dolara yükselmesini öngörüyoruz. Bu, enerji faturalarımızda 50 milyar doların üstünde ilave bir artışa işaret etmektedir. Bir başka ifadeyle bu yıl astronomik enerji fiyat artışları olmasa idi 2022 yıl sonunda ekonomimiz cari fazla vermiş olacaktı.”

Enerji hariç cari işlemler dengesinin ise senenin ilk iki çeyreğinde kuvvetli gelişme performansına karşın pozitif görünümünü koruduğuna dikkati çeken Oktay, enerji dışı cari işlemler fazlasının ağustos ayı itibarıyla iyileşmeye devam ederek 33 milyar dolar seviyesine ulaştığını söylemiş oldu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, enerji hariç dengede meydana gelen bu iyileşmenin iktisat politikalarının başarıya ulaşmış bir halde uygulandığının en somut göstergesi bulunduğunu dile getirerek, nihai hedeflerinin, cari işlemler dengesinde kalıcı bir iyileşmeyi sağlamak ve sürdürmek bulunduğunu açıkladı.

Ekonominin enerji fiyatlarından gelecekte bu kadar negatif etkilenmeyeceği yapısal adımları da attıklarını ve bu adımların bununla birlikte enerji arz güvenliğine de katkı vereceğini özetleyen Oktay, hükümetin küresel düzeyde sıkıntılı bir dönemde gerçekleştirdiği başarıya ulaşmış dış ilişkiler ile enerji arz güvenliğini sağlayıcı adımlar attığını, bölgesel enerji merkezi olma yolunda hızla ilerlediğini kaydetti.

Oktay, başarıya ulaşmış diplomasinin bir başka sonucu olarak Türkiye’de kış aylarında yaşanabilecek ihtimaller içinde bir naturel gaz krizinin önüne geçildiğinin altını çizerek, Sakarya naturel gaz sahasında keşfedilen 540 milyar metreküplük naturel gaz rezervinin 2023 yılı itibarıyla halkın kullanımına sunulacağını anımsattı.

– “ENERJİ ALANINDAKİ ÇALIŞMALARIMIZ KÜRESEL BOYUTA ULAŞTI”

2023’ün birinci çeyreğinde, ilk fazda üretilecek günlük 10 milyon metreküp doğalgazın ulusal iletim sistemine aktarılmış olacağını, yeni doğalgaz rezervi arama çalışmalarının dördüncü sondaj gemisi Abdülhamid Han’ın Akdeniz’de sondaj çalışmalarıyla devam ettiğini ve ihtimaller içinde yeni biriki keşifleri ile fazlaca daha çok doğalgazı vatandaşlara sunmayı amaçladıklarını belirten Oktay, şöyleki konuştu:

“Enerji alanındaki çalışmalarımız ülkemizin sınırlarını aşarak küresel boyuta ulaştı. Öteki ülkelerle çeşitli alanlarda naturel gaz ve petrol arama faaliyetleri içindeyiz. Ek olarak Türk Devletleri Teşkilatı Üyesi ülkelerle de enerji alanındaki ilişkilerimizi geliştiriyoruz, önümüzdeki dönemde enerji politikalarındaki işbirliklerimizi güçlendireceğiz. Ülkemiz bugüne dek yapmış olduğu enerjide kaynak ve güzergah çeşitliliğini artıran yatırımların yanı sıra, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımları yardımıyla arz güvenliğini sorunsuz bir halde elde etmiştir. Eylül ayı itibarıyla elektrik kurulu gücümüz 103 bin megavata yaklaşmış, bu kapasitenin yüzde 65’i yerli, yüzde 54’lük kısmı ise yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan oluşmaktadır. Ülkemize nükleer enerji güç santrallerinin kazandırılması hususi ehemmiyet verdiğimiz bir öteki mevzu. Bildiğiniz suretiyle, 4 bin 800 megavat toplam kurulu güce haiz, işletmeye alındığında yılda 35 milyar kilovat saat elektrik üretmesi planlanan nükleer santralin yapım emek harcamaları devam etmektedir. İkinci nükleer santralin yapımı planlama aşamasında. Bu konudaki müzakerelerimiz de başladı.”

– ENFLASYONLA MÜCADELE

29 Ekim’de ilk yerli ve ulusal elektrikli vasıta TOGG’un fabrikasının açılışının yapılacağını ve ilk aracın banttan indirileceğini hatırlatan Oktay, mevcut destek mekanizmalarının yanı sıra uygulanan bu tür proje bazlı desteklerle Türkiye’nin ithalatını azaltırken, ihracat kapasitesinin ve küresel kıymet zincirindeki konumunun güçlendiğini ve dışa bağımlılığının azaltıldığını kaydetti.

Oktay, bu sayede küresel ekonomide ortaya çıkabilecek arz yönlü şokların ekonomiye olan negatif etkilerinin de mühim seviyede sınırlandırılmış olacağını dile getirerek, öteki taraftan, üretim ve yatırımları ön plana alan politikalar çerçevesinde enflasyonla mücadeleyi bir öncelik olarak koruduklarını söylemiş oldu.

Enflasyonla mücadeleyi bazı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler şeklinde agresif, sıkı para politikası merkezli tedbirlerle değil, kalıcı fiyat istikrarını hedefleyen, iş ve istihdam kayıplarına yol açmayan politikaları uygulayarak yaptıklarını özetleyen Oktay, sözlerini şöyleki sürdürdü:

“Ülkemiz, uygulamakta olduğumuz politikalar yardımıyla kuvvetli bir üretim ekonomisi olma yolunda ilerlemektedir. Bu sayede faiz artışıyla talebi kısarak yatırımları düşürmek yerine yatırım, üretim ve ihracat kapasitemizi daha da güçlendirerek enflasyonla mücadelede arz yönlü faktörleri ön plana çıkarmış oluyoruz. Küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki artışların yurttaşlarımız üstündeki negatif etkilerini azaltmaya çalışırken, öteki taraftan da ekonominin canlı kalmasını, üretimin artmasını ve işsizliğin azalmasını sağlayacak seçici politikalarla büyümeye devam ediyoruz. Hedefimiz ve uygulamalarımız, üreterek ekonomiyi canlı tutmak ve arz açığını kapatarak enflasyonu program süreci sonunda kalıcı olarak düşürmek yönündedir. Enflasyonla mücadelede arz yönlü faktörleri ön plana çıkarmak, cari işlemlerde kalıcı fazla vermek, üretim, yatırım, ihracat ve istihdamı desteklemek için selektif kredi politikalarını etkin bir halde kullanıyoruz. Burada ithalatı, tutarları ve hanehalkı borçlanmasını artıracak, her türlü spekülatif yatırıma yönlendirecek, tüketime yönelik bir kredi genişlemesi yerine, yatırımı, üretimi ve istihdamı önceleyen kredi genişlemesini tercih ettiğimizi ifade etmiş oluyoruz.”

Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasına ilişkin soruları yanıtlayan Oktay, uygulamanın aralık ayında başlatıldığını anımsatarak, küresel ve bölgesel sıkıntılı koşulların yaşandığı son dönemde Türk lirasında istikrar sağlandığını belirtti.

Vatandaşların ve şirketlerin KKM uygulamasına büyük teveccüh gösterdiğini ifade eden Oktay, “21 Ekim 2022 zamanı itibarıyla KKM’ye katılım sayısı 2,3 milyon kişiyi aşarken toplam meblağ da 1,45 trilyon TL’yi geçmiş ve mevduattaki TL oranı yüzde 50’ye yaklaşmıştır. Bu durum düşük gelir gruplarından toplanan vergilerin mevduat sahiplerine aktarıldığı iddialarının aksine, KKM’nin tabana yayıldığını ve tüm halkımıza hitap eden bir finansal ürün bulunduğunu ortaya açıkça koymaktadır.” diye konuştu.

– “KKM UYGULAMASININ BÜTÇEYE MALİYETİ 84,9 MİLYAR LİRA”

KKM ile döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduatlardaki payında 10 puanın üstünde azalma bulunduğunu kaydeden Oktay, bankaların döviz yükümlülüklerinin düştüğünü, geçen yıl kasım ayında 24 gün olan TL mevduatlarının averaj vadesinin bu senenin ağustos ayı itibarıyla 45 güne çıktığını söylemiş oldu.

KKM uygulamasının döviz kuru oynaklığı ve öteki makroekonomik göstergeler üstündeki pozitif yönde etkisine kıyasla maliyetinin sınırı olan bulunduğunu özetleyen Oktay, “2022 eylül sonu itibarıyla KKM uygulamasının bütçeye maliyeti 84,9 milyar TL’dir. Esasen bu da Gömü ve Maliye Bakanlığımız tarafınca kamuoyu ile saydam bir halde paylaşılmaktadır.” dedi.

Uygulama sebebiyle Merkez Bankasında oluşan maliyetin Gömü ve Maliye Bakanlığının açıklamış olduğu rakamların altında olduğu bilgisini veren Oktay, gelecek yıl da sürdürülmesi öngörülen uygulamanın bütçeye maliyetinin, enflasyon öngörülerindeki düzelme ile sınırı olan düzeyde kalmasını beklediklerini açıkladı.

– “KAMU BORCUNUN MİLLİ GELİRE ORANI YÜZDE 39,3’E DÜŞÜRÜLDÜ”

Türkiye’nin son yirmi yılda borçlanmayı yatırıma dönüştürdüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, “Kamu borcunun ulusal gelire oranı yüzde 39,3’e düşürülmüştür. Ek olarak, TL cinsinden iç borçlanmanın averaj maliyeti 2002 senesinde yüzde 62,7 iken 2022 yılının ilk dokuz ayı itibarıyla bu oran yüzde 18,6’ya gerilemiştir. İç borçlanmanın averaj maliyeti eylül ayında ise yüzde 11,7’ye gerilemiştir.” diye konuştu.

Yurt içi borçlanma kompozisyonunda iyileşmeler sağlandığını söyleyen Oktay, bu çerçevede borçlanmanın averaj vadesinin uzatıldığını, değişken faizli borçlanmanın azaltılarak durağan(durgun) faizli borçlanmanın payının artırıldığını söyledi.

Yurt içi döviz eşeysel borçlanmaların azaltılarak Türk lirası eşeysel borçlanmaya ağırlık verildiğine işaret eden Oktay, şöyleki devam etti:

“2020 yılı sonunda 36,2 milyar dolar olan yurt içi döviz eşeysel borç stoku, 2021 yılı sonunda 29,9 milyar dolar, eylül 2022 sonu itibarıyla ise 25,8 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Önümüzdeki dönemde yurt içi döviz eşeysel borç stoku kademeli olarak azaltılmaya devam edilecektir. 2021 yılı sonunda 29,9 milyar doları yurt içi, 109,7 milyar doları ise yurt dışı olmak suretiyle merkezi yönetim toplam döviz eşeysel borç stoku 139,6 milyar dolar iken söz mevzusu yığın 2022 yılı ekim ayı itibari ile ortalama 7 milyar dolar azalarak 133 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Internasyonal piyasalar tarafında ise finansmana erişimin zorlaştığı 2022 senesinde yatırımcıdan yoğun talep gören 3 ayrı ihraç ile toplam 7,5 milyar dolarlık dış finansman sağlanmıştır.”

– “BORÇ STOKUNUN VADESİ DİKKATE ALINMALI”

Faiz ve anapara ödeme miktarlarıyla ilgili eleştirilere yanıt veren Oktay, “TÜFE’ye endeksli senetlere ilişkin ödenen faiz yükünün mühim bir kısmı, durağan(durgun) getirili senetlerden değişik olarak, vade süresince değil vade sonunda birikimli olarak ödenmektedir. TÜFE’ye endeksli senetler 10 yıla kadar uzun vadeli özellikte oldukları için faiz projeksiyonuna birikimli olarak yansımaktadır. Ek olarak projeksiyon sayıları bir yıl içinde yapılacak ödemeler değildir. 2037 yılına kadar olan dönemdeki ödemelerin tümünü kapsamaktadır. Dolayısıyla, değerlendirme yapılırken, borç stokunun vadesini dikkate almak gerekir.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.

Faiz harcamalarının ulusal gelire oranının 2002’de yüzde 14,3 iken, 2021 senesinde yüzde 2,5’e kadar gerilediğinin altını çizen Oktay, 2022’de de bu oranın benzer seviyede gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi.

Oktay, “AB tanımlı genel yönetim borç stokunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının 2021 yılı sonunda yüzde 41,8, 2022 yılı ikinci çeyreğinde ise yüzde 39,3 seviyesinde gerçekleşirken, bu yılsonunda 36,7’e düşmesi, Orta Vadeli Program (2023-2025) süreci sonunda ise yüzde 32,1’e gerileyerek program süreci süresince yüzde 60 olan Maastricht Kriterinin oldukça altında seyredeceği öngörülmektedir.” dedi.

– “BÜTÇE HEDEFLERİMİZİ TUTTURDUĞUMUZUN EN AÇIK KANITI”

Sunulan ek bütçeyle mali disiplin anlayışından taviz vermeden karşılığı gelir göstermek suretiyle ilave ödenek temin edildiğini özetleyen Oktay, şunları kaydetti:

“Ek bütçe kanunu ile merkezi yönetim bütçe ödenekleri 1 trilyon 80 milyar lira artırılmıştır. Buna karşılık aynı düzeyde bütçe gelirlerinde de artış olmuştur. Dolayısıyla bütçe dengesinde herhangi bir değişim olmamıştır. 2022 senesinde bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 3,5 olarak hedeflenmişken yıl sonunda bu oranın yüzde 3,4 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu durum, yurttaşlarımızın kamu hizmetlerinden etkin şekilde yararlanmasını sağlamak suretiyle mali disiplinden ödün vermeden bütçe hedeflerimizi tutturduğumuzun en açık kanıtıdır.”

– “ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR 6 MİLYAR 832 MİLYON DOLARA ULAŞTI”

Vergi gelirlerinin yüzde 300 arttığına ilişkin yorumları değerlendiren Oktay, yıl sonu tahminlerine bakılırsa bu oranın yüzde 41 seviyesinde gerçekleşmesinin öngörüldüğünü belirtti.

Yabancı sermayenin Türkiye’ye gelmediğine ilişkin iddiayı yanıtlayan Oktay, “2022 Ocak-Ağustos döneminde internasyonal direkt yatırımlar 6 milyar 832 milyon dolara ulaşmıştır.” dedi.

Komisyonda, görüşmelerin peşinden 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kati Hesap Kanunu Teklifinin maddelerine geçilmesi oylanarak kabul edildi. Ondan sonra bütçe ve kati hesap kanun tekliflerinin birinci ve ikinci maddeleri okundu.

Yoruma kapalı.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası