Bitter çikolata gerçekten sağlıklı mı?

Kaynak, Getty Images
Jessica Bradley, BBC Future
Yüzlerce senedir kakao çekirdeklerinden değişik formlarda çikolata üretiliyor. Bazı kültürlerde buna şeker ve süt ekleniyor, paketlemeler yapılıyor. Peki kakao hakikaten söylendiği kadar sıhhatli mı?
Kakaoyu geleneksel olarak tüketmenin, şu demek oluyor ki içine başka katkı maddeleri katmadan yemenin sağlığa yararlı olup olmadığı tartışılıyor.
Amerikan Kanser Topluluğu’ndaki epidemoloji araştırmalarının direktörü uzman Marji McCullough, Panama’nın kuzeybatısındaki San Blas Adaları’nda yaşayan Kuna yerlilerini örnek gösteriyor.
Onlarda düşük olan kan şekeri yaşlandıkça artmıyor, kalp krizi geçirme, diyabet ve kanser olma oranları düşük, ek olarak ölüm yaşı oldukça yüksek.
Bilimsel araştırmaların aşırı tuzun kan şekerini yükselttiği yönündeki bulgularının aksine bu topluluğun tuz tüketimi, ABD’de yaşayan averaj bir insandan oldukça daha çok.
McCullough, Kuna yerlilerinin günlük gıda tüketimini öğrenmek için bölgeye gittiğinde, onların ortalama dört bardak kakao ya da kakaolu ve azca şekerli su içtiğini fark etti.
Sadece onların sağlığının tamamen kakaoya bağlı olup olmadığından güvenilir olamadı bundan dolayı Kuna yerlilerinin hem de ABD averajından iki kat daha çok meyve ve dört kez daha çok balık tükettiğini görmüş oldu.
Ek olarak oldukça hareketli bir yaşam tarzları vardı.

Kaynak, Getty Images
Bitter çikolatanın kalp sağlığına iyi gelip gelmediği mevzusunda meydana getirilen pek oldukça araştırma var.
Bir çalışmada araştırmacılar 20 bin kişinin yeme alışkanlıklarını ve sağlıklarını gözlemledi. Sütlü de dahil 100 gr. çikolata yiyen kişilerin daha azca kalp krizi ve hastalığı riski taşımış olduğu görüldü.
Sigara kullanıyor olmak ya da fizyolojik egzersiz yapmak benzer biçimde öteki etkenler göz önünde bulundurularak meydana getirilen bu araştırmada gene de başka faktörler sonucu etkilemiş olabilir.
Kakaonun besin takviyesi ve multivitamin olarak kullanılması üstüne meydana getirilen ve 21 bin kişinin dahil olduğu başka bir çalışmada ise her gün 400-500 gram kakao flavonoidli besin takviyesi alanların kan şekeri ve vücuttaki inflammasyonu düşmüş olduğu için kalp hastalıklarından ölme riski azalıyor.
Harvard Tıp Fakültesi’nden Profesör Joann Manson’a nazaran, bilim adamları gerçek kakao yerine besin takviyesini kullanıyor bundan dolayı her çikolata markasında değişik oranda flavonoid konsantresi bulunuyor. Bu miktar toplama ve işleme biçimine nazaran değişiyor.
Bitter çikolatada çayın dört kat kadar fazlası flavonoid bulunabiliyor. Sadece araştırmalar gösteriyor ki flavonoid miktarı üretim sürecinde düşüyor.
Reading Üniversitesi’nden beslenme ve besin profesörü Gunter Kuhnle, hemen hemen sağlığa yarar sağlaması için alınması ihtiyaç duyulan kakao flavanoidi miktarında düşünce birliğine varılmadığını belirtiyor.
Kuhnle, “Çikolatadaki flavanoid içinde ne olduğunun artırılmasının onu ‘sıhhatli yiyecek’ yapacağını sanmıyorum” diyor.

Kaynak, Getty Images
Bitter çikolata hem de o kadar da bilmediğimiz bir içeriğe daha haiz: Kafeinle aynı aileden olan teobromin.
West of England Üniversitesi’nden uygulamalı psikoloji profesörü Chris Alford’a nazaran, uyarısı olmasına karşın teobrominin kafeinden “daha hafifçe” bir tesir veriyor. Çikolatadaki süt vs. miktarı azalıp bitter seviyesi arttıkça da bu tesir güçleniyor.
Bitter çikolata da çoğunlukla şeker içeriyor sadece bunun önüne geçmek için kakao miktarı daha yüksek sütlü çikolatalar tercih edilebilir.
Doğal bir çikolata ne kadar acı olursa pazarlaması o denli zor olsa gerek.
Çikolatanın karanlık tarafı
Bitter çikolatalarda genel anlamda, kalp krizi riskini artıran yüksek doymuş yağ olan kakao yağı ihtiva eder.
Araştırmacılar kalp krizini engellemek için çikolata yemeyi açıkça önermiyor.
Sadece hazırlanan bir bilimsel yazı, tertipli olarak tüketildiğinde kalp sağlığına katkısı olduğundan bitter çikolata yemenin sağlığa net yararları bulunduğunu yazıyor.
Ufak porsiyonlar halinde yenen bitter çikolatanın sağlıksız yeme alışkanlıklarıyla başa çıkmak için de etkili bulunduğunu belirtiyor.
Aslına bakarsak yağ ve şeker, çikolatadaki flavonoidleri vücudun daha rahat emebilmesini sağlıyor olabilir.
Uzmanlar bazı flavonoidlerin karmaşık bulunduğunu, şekerin onun daha rahat emilmesini sağlayabildiğini söylüyor.
Fakat kakao flavonoidi ve çikolatadaki şeker içinde ne olduğu üstüne kafi oranda araştırma yok.
Ek olarak ne kadar kakao flavanoidi aldığımızı tespit etmenin de bir yolu yok.
Kuhnle, “Çikolata sıhhatli bir besin değil ve bir çok çikolatanın içindeki şeker ile yağ miktarına bakıldığında, fazla yemenin zararı dokunan tesiri flavonoidin yararını önemsiz kılıyor” diyor.
Çikolatacılar tadı korumak istiyor
Ufak “çekirdekten ambalaja” şirketleri, tadı korumaya, tüm öteki sıhhat yararlarından daha oldukça odaklanıyor ve kakaoyu yüksek oranda kullanıyor.
Peki kakao çekirdeklerinin tadını korumak hem de çikolatayı daha sıhhatli hale getirmiyor mu?
Firetree Chocolate adlı çikolata markasının eş kurucusu Martyn O’Dare Pasifik’teki Solomon Adaları’nda yetişen kakao çekirdeklerinin, tam olgunluğa eriştikleri anda toplandığını söylüyor.
Peşinden altı günlük fermentasyon için beklenir ve o şekilde kurutulur. Kuruyan çekirdeklerin bazıları da İngiltere’ye gönderilerek Firetree tarafınca kavruluyor.
Bu orijinal yöntemin aynısı.
Sadece 20. yüzyılın ilk yarısında her şey değişti.
Çikolata şirketleri o dönemde çiftçilerden hem ana hasat süreci olan Kasım ve Ocak içinde hem de ara dönem olan Ocak ile Haziran içinde ürün almaya başladı.
O’Dare diyor ki, “Bu demek oluyor ki çikolata şirketleri, değişik kavurma süreleri gerektiren değişik boyutlarda çekirdekler alıyor. Peşinden kabukları zorla açarak uçlarını kavurabilmeye başladılar.”
Sebzeler oldukça piştiğinde içindeki besleyici maddeler azalmaya adım atar.
Aynı şey bitter çikolata ve onun içinden çıkmış olduğu meyve için de söylenebilse de kakao çekirdeği hakkında daha oldukça araştırma yapılması gerekiyor.
Flavonoid çikolatanın haricinde değişik gıdalarda da bulunabilse de, araştırmalar sıhhatli bir beslenme düzenine bitter çikolatanın dahil edilmesini öneriyor.
Yoruma kapalı.